8 Ekim 2011 Cumartesi

"KADIN KURTARILAMADI"

dün gazetedeki manşet ve bugün yapılan açıklama.. bir tek Fatih Altaylı için konuşmuyorum, genel olarak erkekler bu konulara bu kadar derin girmesinler, gerçekten üzüldüklerine inanıyorum lakin bu şekilde olmaz, kaş yaparken göz çıkarmak bu!

tamam istediğin buydu,  o fotoğrafı herkesin gözüne soktun;

- zaten şiddet görüp ses çıkaramayan kadının gözüne soktun (sığınma evine gidersen başına bu gelir, dayağa razı ol öldürse daha mı iyi??)

- kız çocuklarının gözüne soktun (zaten çekingen ve güvensiz olan kız çocuklarının)

- sen ne yaparsan yap ne yazarsan yaz okuyamayacak kadar insanlıktan çıkmış adamın gözüne soktun (demek ki sığınma evine gidenin hakkı bu!!)

- o kadının çocuklarının gözüne soktun (annelerini o halde hatırlayacak olan çocukların)

şimdi bile bile yaptım diyorsun, biliyordum diyorsun. hayır biz biliyoruz, ummadığın bir tepki alıp bundan bile nemalandığını!

şimdi sana kızanları suçlu adledecek kadar şuursuzsun..

evet fatih altaylı; kadın kurtarılamadı!!! (tıpkı haberin en alt satırında duygusuzca yazılmış bu cümle gibi "kadın kurtarılamadı!!!"

Fark etmek

ruh bedenden ne zaman ayrılır?

ruh bedenden, bedeni ait olmadığı bir yere hapsettiğinizde ayrılır! ait olmadığı bir yere, ait olmadığı bir bedene hapsettiğinizde ruh bedenden ayrılır ve siz kendinizi bir ölü gibi hissedersiniz, farkınız da yoktur bir ölüden; donuk bakışlarınız, cesete benzer gülüşleriniz vardır. ölüden tek farkınız ruhunuzla bedeninizi tekrar buluşturabilecek oluşunuzdur, ama nasıl?

içinize dönerek, ruhunuzun izini sürerek..

bu iz sürme sonucunda ruhunuzu ait olduğu yerde sizi beklerken bulursunuz, siz tüm dünya işlerinden sıyrılıp, kendinizi ruhunuzun kölesi yaptığınızda, ruhunuz ait olduğu yerde ait olduğu bedenler bulacaktır.. ve belki de hak ettiğiniz huzur o kadar da uzak ya da bulunmaz değildir.

huzur ve mutluluk insanlara bu kadar erişilmez gelmeseydi daha çabuk bulunurdu, "bi şey size ne kadar zor geliyorsa tam da o kadar zordur". elde etmek için önce ulaşılabilir olduğuna inanmak lazım. huzur ve mutluluk sizin onları bıraktığınız yerde, gözünüzü ayırdığınız, görmezden geldiğiniz yerde, yani tam da gözünüzün önünde!

"mutluluğu yakalamak" diye bir şey yoktur çünkü mutluluk kaçan birşey değildir, olsa olsa mutluluğu fark etmek vardır..