14 Kasım 2013 Perşembe

ouu, şunu söylemeliyim ki bok gibi bi hayatta yaşıyoruz!

dünya güzel okey, yaşamak güzel. tercih yapmak zorunda olmak işte tüm hayatımızı boka çeviren şey.

ve ne derler bilirsiniz, "her tercih bir vazgeçiştir."

nelerden vazgeçtik, neleri seçtik, elimize ne kaldı?

bunun muhasebesini yapmak çok zor, ceplerimizi ağzına kadar gerekçelerle doldurup tercihlerimize doğru yürüdük, çoğu zaman tek tesellimiz tercihlerin kendi tercihlerimiz oluşuydu. tabi o kadar şanslı olabilmiş tercihlerimizi kendimiz yapabilmişsek!

hayatımda kendim yapmadığım tercihler yüzünden yorgun, hasta düştüğümde ve sonrasında kötünün iyisine razı olmak zorunda kaldığımda bir süre suçladım insanları. sonra bunun bana bir faydası olmadığını fark ettim ve sonuçları kötü de olsa tercihimi kendim yapacak ceremesini kendim çekecektim! yaptım da, hayatım radikal kararlarla, dönüm noktalarıyla dolu. keşke daha çok, daha erken kararlar alsaydım diyorum şimdi, daha çok noktadan dönseydim. yaşlandıkça ağırlaşıyor insan, daha yavaş hareket ediyor.

bu yıl çok zor geçti, ciddi anlamda zordu! daha önce aldığım kararların altında ezildim ve dönüm noktalarına geldim. hatta bir kaç daire çizmem bile gerekti, sanırım balataları yaktım! ama bugün baktığımda atlattığımı görüyorum, geçti gitti.. bazen düşündükçe hala üzülmüyor değilim. ama elime bir fincan sıcak çay alıp, pencereden bakıp gördüğümde yüzümü gülümseten şeyin yine kendi tercihim olduğunu biliyorum.

uğruna bir çok şeyden vazgeçip yaptığım bu tercih, beni dertlerden uzak tutmuyor evet, hala kendi başıma çorap örmemi engellemiyor. ama dertler nerede yok ki gözüm? hiç değilse burada bu tercihin tam ortasında durduğumda daha çabuk unutuyor daha kolay mutlu oluyorum. havasından mıdır bilmem daha çabuk kabuk bağlıyor yaralarım.