21 Nisan 2013 Pazar

daha küçük bir kız çocuğuyken başladım, insanların yüzlerini incelemeye..

özellikle bana bakmıyorlarken, aslında hiçbir şeye bakmıyorlarken, dalıp gittiklerinde incelerim hep. aslında en çok dudaklarına bakarım dudaklarının yönüne. kimi aşağı doğru durur kimisi bittiği yerden yukarı doğru kıvrılır. sanki yaşlandıkça daha aşağı bakıyordu dudaklar.

hep merak ettim kendiminkileri, ileride nasıl görüneceklerini, minik bir kız çocuğu incelediğinde yüzümü ne görecekti. çirkin bi kadın olmaktan korkmadım hiç mutsuz bir kadın olmaktan korktuğum gibi.

öyle çok mutsuz kadın gördüm ki hayatımda, onlardan biri olmak kaderim olacak diye korktum hep.

annemin mutsuzlukları aklımda, dedem öldüğünde ağladığı mesela ya da anlatamadığı zamanlarda derdini...

aciz kadın çaresizlikleri, o an ki ifadeleri.. nerede görsem tanırım.

nerede mutsuz bi kadın görsem gökyüzünü parçalamak isterim. ne zaman mutsuz olsam onlarca kadın yüzü görürüm yüzümde..
biri söylese inanmazsın, kehanet olsa güler geçersin...

günlerdir kareli eteğim soket çorabımla 16 yaşındayım kısacık saçlarım..

bi çocuk sevmiştim lacivertti gözleri, o sıralar denizi özlerdim belki ondan o kadar sevmiştim, gözlerine ne zaman baksam bi dalga beni içine alacak sanırdım..

beni hiç öpmüş müydü hatırlamıyorum, utandığımı hatırlıyorum sadece çok utanırdım onun yanında, sevdiğimi bildiğini bildiğimden belki..

bölük pörçük hatıralar bi otobüs servisinin arkasından el salladığımı hatırlıyorum; sabahtı, güneşli bi sabahtı sanırım içim üşüyordu ama okula kadar başım önde gitmiştim..

bir gün bir mesaj yazmıştı, önümde diz çöküp ellerimi avuçlarının arasına aldığını hissettim, "bir gün buluşmak üzere" demişti.. üzülmüştüm, inanmamıştım beklememiştim de (yani sanırım)..

sonra aşık da oldum çok defa..

 13 yıl sonra evlerimizden çok uzakta aynı ilin ilçesinin beldesinde yaşıyor olduğumuzu öğrenene kadar aklıma bile gelmiyordu..

bir gün biri gelir ve yüreğinizdeki kitabı eline alır, üzerindeki tozu üfleyiverir :)