28 Kasım 2010 Pazar

yarım kalan yazı

doğup büyüdüğüm şehirdi aşk, o kadar tanıdık, o kadar benimdi, memleket gibi...

uzun zaman uğramayınca memleketi bile yabancı gelirmiş insana, bi kavşakta yapayalnız annesini kaybetmiş bir çocuk gibi, bakarmış etrafına ...

ve sürekli tekrar edilmezse unutulan bir şeymiş aşk, nasıl seveceğini bilmez bocalarmışsın, ne yana akacağını bilmeyen nehirler gibi etrafı yıka döke...

nasıl girilirdi bi yüreğe acıtmadan, ses yapmadan... ve ben böylesine kulak kesilmişken kim girebilir içeri hissettirmeden...

aşkfobik olmaktan korkuyorum, erken menapoz gibi bu, bu gerçekten o kadar vahim :(

(offf o kadar ağır bi benzetme yaptım ki ağırlığının altından kalkıp yazmaya devam edemeyeceğim, anlam derinliğinde kayboluyorum)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder