8 Aralık 2010 Çarşamba

çok saçma her şey

ne kadar saçma her şey, "neredeyiz, ne yapıyoruz, aslında ne yapıyor olmalıyız" kendimi bildim bileli sorarım bu soruları kendime, ne yanıtı var ne sonu, dedim ya "saçmalıklar sinsilesi"...

bu farazi yolun neresindeysek artık "buzlu" yürünmüyor, dönülmüyor... içine girip müdahale etsen olmuyor, dışarıda kalıp seyretsen olmuyor... başta yaptık hatayı, fazla sormadan, sorgulamadan önümüze koyulan hayatı yaşamalıydık, buydu mutluluğun formülü, tek başına idealist olmak yetmiyormuş, sıradan hayatlarla sınırlı sıradan mutluluklar bile lüks artık...

varoluş, gelişim,yarına kalma,uzlaşma, empati gibi konularla erken alakadar olmanın dezavantajları bunlar, hayattan ve insanlardan beklentilerin çok yüksek oluyor ve sonunda avucunda "ben demiştim"lerle kalıyorsun öyle... düzeltmeye çalıştığın her şey aslında nasıl kördüğüm görüyorsun bir süre sonra...ne ironik, herkes mutlu olsun isterken bi mutsuz sen oluyorsun ve senin gibiler...

saflık mutluluktur! bilmemek mutluluktur! böyle, saçma ama böyle, dedim ya çok saçma her şey... çok saçma her şey!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder