2 Mayıs 2011 Pazartesi

doluluktan taşkınlığa götüren o son damla..


gözyaşlarınıza kimseciklerin tanık olmadığı zamanlardan, ağladığınız anları seçemediğiniz zamanlara geçiş yapacaksınız, öyle yerli yersiz bir hüzün kaplayacak içinizi, kuytu bir köşe arayacak gözleriniz kâh bir merdiven altı acılarınızı, kâh bir tuvalet aynası kırmızı göz bebeklerinizi vuracak yüzünüze..
fazla gülmekten korkar olacaksınız, sonunda hıçkırıklarınızı tutamamaktan..
kahkahalarla ağlamak nedir anlayacaksınız ve buna şahit olanların suratınıza delirmişsiniz gibi bakmaları gitmeyecek gözünüzün önünden..
bunca zaman kaçırdığınız göz yaşlarınız ulu orta ifşa edecek kendini ve siz ihanete uğramış gibi hissedeceksiniz..
kendinize saklama gücünüz kalmadığında anlayacaksınız boşuna uğraşmışsınız onca zaman.
sonra bi rahatlama, bi kanıksamışlık saracak herbir yanınızı.. hüzünlü bir irade teslimiyeti…
o vazgeçmişliği iliklerinize kadar hissettiğinizde, tamamsınızdır olmuşsunuzdur.
ve şöyle bir düşününce kaybetmeyi bilmeyen insanların başarıları gerçek olamaz, başardıklarını sandıklarında hissettikleri gerçeğe yakın bile duramaz!
hani kendini koşulsuz aşka bırakmamışların, aşka karşı sergiledikleri duruşa saygı duyulamaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder