7 Mayıs 2011 Cumartesi

gökyüzü sonsuzdur çünkü


özgürlüğün sıfır noktası doğduğunuz andı, ondan sonra geçen her saniye eksiye düştünüz.
büyüdükçe, kişiliğiniz ve toplumsal rolleriniz oturdukça, insanlar tanıdıkça, hayata katıldıkça kısıtlandınız.
içinizden gelenlere, içinizden geçenlere ket vurdunuz, vurdukça sabitlendi esaretiniz.
kimin koyduğu belli olmayan kurallara riayet ettiniz, iyi bir insan oldunuz. (kime göre neye göre?)
bir deli bir taş attı kuyuya kuyu taşla doldu, özgürlüğünüzün üzerine inşa ettiniz dört duvarlarınızı. duvarların içerisinde ne kadar özgür olunabilirse o kadar özgürsünüz, övünüyorsunuz.
neden “kuşlar gibi özgür” ifadesi kullanılır bilir misiniz; gökyüzü sonsuzdur çünkü. bir çift kanat bir nebze su ve her yerde bulabileceğiniz ekmek kırıntıları.. ne kadar az şeye ihtiyaç duyuyorsanız o derece özgürsünüz. bizimse ne çok şeye ihtiyacımız var öyle değil mi? iyi bir gelire, iyi bir eşe, iyi yaşamaya ihtiyacımız var. aslında belki sadece iyi bir iradeye ihtiyacımız vardı en başından beri.
şimdi gökyüzü ayağının altın kaymış gibi hisseden serçeleriz, biraz yabani, biraz ürkek, biraz endişeli ama yine de özverili ve sevecen.
topuklu ayakkabılarımız, marka saatlerimiz, hangisinin tenimize uygun olduğuna karar veremediğimiz parfümlerimiz hepsi yaşama sabitliyor bizi.
çıplak ayaklarımızla taşı toprağı hissetmeyi, zamanın gün batımını ve doğumunu izlemekten ibaret olmasını, kendi kokumuzu içimize çekebilmeyi ve ölümün önemsizliğini önemsediğimizde özgürlük adına bir şeyler yapmış oluruz belki!

1 yorum:

  1. "çıplak ayaklarımızla taşı toprağı hissetmeyi, zamanın gün batımını ve doğumunu izlemekten ibaret olmasını, kendi kokumuzu içimize çekebilmeyi ve ölümün önemsizliğini önemsediğimizde özgürlük adına bir şeyler yapmış oluruz belki"

    Vaay harbi iyi yakalamışsın martı gibi özgür olman dileğiyle ya da senin dediğin gibi "Zggohr" umudunu kaybetmemen dileğiyle...

    YanıtlaSil