13 Ocak 2011 Perşembe

kendine pervane ateş böceği

geçerken uğramış, on milyonluk şehirde ayakları onu buraya kadar getirmişti. tam karşımdan bana doğru geliyordu, özellikle yapmış olabilir miydi, sanmam... öyle değilse bile hiç hoş bi' karşılaşma değildi.

ilk aklıma gelen yolumu değiştirmek oldu, yada belki katı bir ifade takınıp, soğuk bir merhabayla geçiştirebilirdim. belki görmezden gelirdim.

ben ne yapacağıma henüz karar verememişken, birden gözlerini kısıp kocaman bir gülücük oturttu yüzüne. şaşkındım adımlarım gittikçe yavaşlıyordu ki, yanımdan koşar adım geçen orta boylu bir adamın rüzgarını hissettim... o da koşarak adamın kucağına attı kendini.

birden tek bir vücut olup döndüler etraflarında, savrulan saçlarına baktım... onlara dokunmuşluğum vardı...

nihayet durduklarında uzun ve sıcak bir öpücük verdiler birbirlerine... ve yine sarmaş dolaş, kıkırdayarak geçip gittiler yanımdan...

kendime geldiğimde öylece kala kaldığımı fark ettim... yüzündeki ifade o kadar gerçek ve samimiydi ki... sahi bana da böyle aşkla gülümsemiş miydi?

eminim gülümsemişti, ama ben fark etmemiştim...

kendimle öyle meşguldüm ki!

o gün anlamıştım kendi etrafımda, kendime pervane dönüp durduğumu. o gün - bu gündür düşünürüm, daha neleri kaçırdım aceba hayatta!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder